Akıl Hastalığı Sebebiyle Boşanma Davası, 4721 Sayılı Kanun’un 165. hükmüne dayanılarak açılan özel bir boşanma davasıdır.

Kanunun “ Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir ” denilmiştir.

Aile hukuku ile ilgili genel bilgi sahibi olmak için öncelikle Aile Hukuku başlıklı yazımızın okunmasını tavsiye ederiz.

Dava şartlarını değerlendirmek ve akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açmak için ofisimizin boşanma avukatı departmanından avukatlık hizmeti alabilirsiniz.


Akıl Hastalığı Nedir?

Akıl hastalıkları kişinin davranışlarını ve diğer insanlarla iletişimlerini ciddi şekilde etkileyen bir sağlık sorunudur. Akıl hastalıklarının neler olduğu tıp bilimi ile saptanır.

Kişiye akıl hastalığı tanısı da standartlaştırılmış ölçütlere göre konur. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanun’u her türlü hastalığı değil, sadece akıl hastalığını boşanma sebebi olarak kabul etmiştir.

Başka bir deyişle akıl hastalığı dışında ne kadar tedavi edilmesi mümkün olmayan ve ağır hastalık olursa olsun Türk Medeni Kanun’u kapsamında boşanma sebebi olarak kabul edilemez.

Kanser, cüzzam, frengi, AIDS, felç, romatizma ve epilepsi gibi hastalıklar TMK’nın 165. hükmü kapsamına girmemektedir.


Boşanma Sebebi Olarak Kabul Edilen Akıl Hastalıkları

  • Alzheimer Hastalığı

Halk arasında bunama olarak da bilinen hastalık zaman içerisinde beyin hücrelerinin ölmesi nedeniyle oluşur. Kişi zamanla yakın çevresini ve ailesini tanıyamaz hale gelir. Ayrıca ruh halinde de değişiklikler olmakta kişi daha sinirli, alıngan hale gelmektedir. Eşi Alzheimer hastası olan diğer eş, akıl hastalığı sebebiyle boşanma koşulları oluştuğu takdirde boşanma davası açabilir.

  • Şizofreni Hastalığı

Şizofreni hastalığı bireyin davranışlarını, gerçeği algılayış şeklini değiştiren ve ailesi ile ilişkilerini bozan bir psikiyatrik hastalıktır. Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açmanın koşullarının oluşması halinde akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açılabilir.

  • Bipolar Bozukluk

Bipolar bozukluk kişide duygu durum bozuklukları meydana getirmektedir. Kişi duygularını en uçlarda yaşamakta ve ani duygu değişimleri söz konusu olmaktadır. Akıl hastalığı sebebiyle boşanma davası açma koşulları oluştuğu takdirde diğer eş akıl hastalığı sebebiyle boşanma davası açabilir.

  • Paranoya

Paranoya hastalığı kişinin olaylar karşısında şüpheci olması, mantıksız kuruntulara kapılması ve çevresindekiler karşı güvensiz davrandığı bir hastalıktır. Akıl hastalığı sebebiyle boşanma davasının koşulları oluştuğu takdirde diğer eş akıl hastalığı sebebiyle boşanma davası açabilir.


Akıl Hastalığı Sebebiyle Boşanma Davası Açmanın Koşulları

  • Eşlerden Birinin Akıl Hastası Olması

TMK’nın 165. Hükmünde belirtilmemiş olmasına rağmen, boşanma sebebi olan akıl hastalığı evlenmeden sonra meydana gelmiş olmalıdır. Ayrıca söz konusu hastalık boşanma sebebi olarak kabul edilebilen akıl hastalıklarından olmalıdır.

  • Hastalığın İyileşmesinin İmkansız Olması

Kanunumuz boşanma sebebi olarak her türlü akıl hastalığını kabul etmemiştir. Akıl hastalığının tedavi edilmesinin imkansız olması gerekmektedir. Başka bir deyişle geçmesine olanak bulunmayan resmi sağlık kuruluşlarınca verilen raporlarla tespit edilmesi gerekmektedir.

  • Ortak Hayatın Diğer Eş İçin Çekilmez Hale Gelmiş Olması

Eşlerden birinin iyileşmesinin mümkün olmadığı akıl hastalığının ortak hayatı çekilmez hale getirmesi gerekmektedir. Bu sebeple hakim boşanmaya karar vermeden önce diğer eş için ortak hayatın çekilmez hale gelip gelmediğini araştırmalıdır. Ayırt etme gücünden sürekli yoksunluk, diğer eşin hayat ve sağlığını tehlikeye sokabilecek veya onu sürekli olarak korku altında bulunduracak saldırıların yapılması gibi durumda ortak hayatın diğer eş için çekilmez hale geldiği kabul edilebilir.


Evlenmeden Önce Var Olan Akıl Hastalığı Nedeniyle Evliliğin İptali

Türk Medeni Kanunu’nun 133. Hükmü uyarınca “ Akıl hastaları, evlenmelerinde tıbbî sakınca bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla anlaşılmadıkça evlenemezler. ” Akıl hastalığı, kesin evlenme engellerindendir. Evlenmeden önce kişide evlenmeye engel olacak derecede bir akıl hastalığı mevcut olduğu anlaşılırsa taraflar evlenemezler. Ancak her nasılsa taraflar evlenmişlerse evlilikleri mutlak butlan yaptırımına tabi olup hükümsüzdür. Taraflar böyle bir evliliği boşanma davası açmak yerine iptal ettirebilirler.


Akıl Hastası Eşe Karşı Açılan Boşanma Davasında Davayı Takip Edebilecek Kişiler

Akıl hastası kişinin velisi veya vasisi boşanma davasını takip etmeye yetkili olan kişilerdir. Eğer ki her ikisi de mevcut değilse mahkemeden vasi atanması talep edilebilir.


Akıl Hastası Eşe Karşı Açılan Boşanma Davasında Tazminat Talebi

Tazminat talep edebilmek için eşin kusuru şarttır. Ancak akıl hastası kişilerinin kusurundan bahsedemeyiz. Bu sebeple akıl hastası eşe karşı maddi ve manevi tazminat talep edilemez.


Akıl Hastası Eşe Karşı Açılan Boşanma Davasında Tedbir Ve Yoksulluk Nafakası Talebi

Akıl hastası eşin mali durumuna bağlı olarak tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası talep edilebilir.


Akıl Hastası Eşe Karşı Açılan Boşanma Davasında Zamanaşımı Süresi

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açmak için kanun koyucu bir süre öngörmemiştir. Buna göre koşulların oluşması halinde diğer eş her zaman boşanma davası açabilir.


Akıl Hastası Eş İle Anlaşmalı Boşanma Davası

Akıl hastası eş ile anlaşmalı olarak boşanılamaz.


Akıl Hastalığı Sebebiyle Boşanma Davası İle İlgili Yargıtay Kararları

  • Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/2352 Esas ve 2020/3281 Karar sayılı Kararında “ Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı erkeğin akıl hastalığı nedeniyle Türk Medeni Kanunu’nun 405. maddesi gereği kısıtlanarak kendisine vasi atandığı anlaşılmaktadır. Davacı kadın tarafından akıl hastalığına dayalı (TMK m. 165) olarak açılmış bir dava bulunmamaktadır. Davalı erkeğin hareketleri iradi olmadığından, kusur yüklenemez ve Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesine dayalı “Evlilik birliğinin sarsılması” hukuki sebebine dayanılarak boşanmaya karar verilemez. O halde kadının davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır. Ne var ki, boşanma hükmü temyiz edilmeyerek kesinleştiğinden bu husus bozma nedeni yapılmamış yanlışlığa işaret edilmekle yetinilmiştir. ”
  • Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2-2294 Esas ve 2020/671 Karar sayılı kararında  “Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davalı hakkında dava dilekçesinde dayanılan psikolojik ve fiziksel rahatsızlıklarına yönelik mahkemece yapılan yargılamada, 26.12.2013 tarihli sağlık raporunun alındığı, alınan raporda “kişinin herhangi bir akıl hastalığının olmadığı” tespitinin yapıldığı, bu raporun da hükme esas alınarak davacının nisbi butlan hukuksal sebebine dayalı evliliğin iptali istemi hakkında ret kararı verildiği anlaşılmıştır. Davacının yanılma ve aldatma sonucu evlilik iradesinin sakatlandığı gerekçesiyle evliliğin iptalini talep ettiği davasında TMK’nın 150/2 maddesi kapsamında davalıya ilişkin “davacı erkek ya da altsoyu için ağır tehlike oluşturan bir hastalığının bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise, hastalığın tedavi edilebilir nitelikte olup olmadığı” yönünde tam teşekküllü bir devlet hastanesi ya da üniversite hastanesinden aldırılacak heyet raporuyla tespiti sağlandıktan sonra bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, mahkemece 26.12.2013 tarihli raporun hüküm kurmaya elverişli nitelikte olduğunun kabulüyle hükme esas alınarak, davacının TMK’nın 150/2 maddesine dayalı nisbi butlan sebebiyle evliliğin iptali talebinin reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. ”
  • Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2-1940 Esas ve 2020/227 Karar sayılı kararında “ TMK’nin 405. maddesine göre ise; akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır ve görevlerini yaparlarken vesayet altına alınmayı gerekli kılan bir durumun varlığını öğrenen idarî makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar. Bu maddeye dayanılarak kısıtlamaya karar verilebilmesi için akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebinin varlığının kanıtlanması gereklidir. Ayrıca akıl hastalığı ya da akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan ergin kişi kısıtlanacaktır. Yasa koyucu vesayet konusunda kısıtlamanın ağır sonuçlar içermesi nedeniyle aşamalar öngörmüştür. Kişinin kısıtlanması son çare olarak kabul edilmiştir. Bu madde uyarınca hakkında kısıtlama kararı verilen akıl hastası ya da akıl zayıfı kişinin hukuksal işlem ehliyeti ortadan kalkar ve bu kişiler vasileri tarafından temsil edilip, şahıs ve malvarlığı hakları yönetilir (Kılıçoğlu, A. : Aile Hukuku, Ocak 2019, s.561-562 ). Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut olay incelendiğinde; davacı kadının Yahyalı Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 22.10.2013 tarihinde kesinleşen kararı ile TMK’nin 405 maddesi gereğince kısıtlandığı, babasının vasi olarak atandığı, aynı mahkemenin 11.10.2013 tarihli kararı ile de vasiye husumete izin kararı verildiği anlaşılmaktadır. Davacı akıl hastalığı sebebiyle kısıtlanmış olup eylemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme gücüne sahip olmadığından davacıya kusur izafe edilemez. Toplanan deliller ve dinlenen tanık ifadelerinden, davalının eşine hakaret ettiği, kendi ailesi ile beraber davacıyı baba evine bıraktıkları ve ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığı anlaşılmaktadır. Davalı kusurlu eylemleri ile boşanmaya sebebiyet vermiş olup tamamen kusurludur. Davacıya kusur yüklenemez. Bu durumda kanuna ve dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe dayanak yapılarak, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve davalının kusurlu eylemleri sebebiyle kişilik hakları saldırıya uğrayan davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi doğru değildir. ”
  • Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/6873 Esas ve 2018/15347 Karar sayılı kararında  “ Davacı erkek tarafından Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesinde düzenlenen genel boşanma sebebine dayalı olarak açılan davaya ıslah yoluyla akıl hastalığına dayalı (TMK m.165) boşanma davası olarak devam edilmiş ve davacı erkek tarafından davalı kadının ruhsal rahatsızlığı olduğu ileri sürülmüştür. Davalı kadının …..Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/646 esas, 2012/1114 karar ve 08.11.2012 tarihli ilamı ile kısıtlanmış olduğu görülmüştür. Sulh Hukuk Mahkemesinde kısıtlanma kararına dayanak yapılan …. Devlet Hastanesinin 27.06.2012 tarihli sağlık kurul raporunda davalı kadının “akli dengesinin akıllıca yaşam sürmesi için yeterli olmadığı, sürekli yardıma muhtaç olduğu, hastalığının sürekli olduğu ve vasi tayini gerektiği” belirtilmiştir. Dosya içerisinde bulunan, 24.11.2017 tarihli Adli Tıp Gözlem İhtisas Dairesinin raporunda davalı kadının “…tespit edilen kronisite kazanmış akıl hastalığının ortak hayatı diğer eş yönünden çekilmez hale getireceği ve bu haliyle iyileşmesinin tıbben beklenmediği” belirtilmiştir. Diğer yandan Adli Tıp 4.İhtisas Kurulunun 08.03.2018 tarihli sonuç raporunda davalı kadının akıl hastalığının “…ortak hayatı diğer eş için çekilmez hale getirecek mahiyette olup, düzenli takip ve tedavi ile iyileşme beklenebileceği tıbbi kanaatine varıldığı” belirtilmiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında davalı kadının hastalığının iyileşmesinin mümkün olup olmadığı konusunda raporlar arasında çelişki vardır. 2959 Sayılı Adli Tıp Kurumu Kanununun 15 maddesinin (f) bendi “Adli Tıp İhtisas Kurulu ile Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının verdikleri rapor ve görüş arasında ortaya çıkan çelişkiler Adli Tıp Genel Kurulunca incelenir ve kesin karara bağlanır” hükmünü getirmiştir. O halde, mahkemece tüm dosya, raporlarla ve daha önceki tedavi evrakları ve Sulh Hukuk Mahkemesi dosyası ile birlikte Adli Tıp Kurumuna gönderilerek raporlar arasındaki çelişkinin Adli Tıp Genel Kurulunun görüşü alınmak suretiyle giderilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir. ”

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası Masrafları Ne Kadardır?

Boşanma davaları tazminat içermeleri halinde nispi harca tabidir. Çekişmeli boşanma davasında yargılama giderlerini davacı öder. Ancak dava dilekçesinde talep edilmesi halinde dava sonunda yargılama giderlerinin bir kısmı davalıdan alınabilir. Dava masrafları hakkında hesaplama yapmak için masraf tarifesi başlıklı yazımızın incelenmesini tavsiye ederiz


Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası Avukat Ücretleri Ne Kadardır?

Avukat masrafları hakkında hesaplama yapmak için avukat ücret tarifesi başlıklı yazımızın incelenmesini tavsiye ederiz

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açmak için ofisimizin boşanma avukatı kadrosundan hizmet alabilirsiniz.