Şirketin feshi davası ( şirketin tasfiyesi davası ), bir şirketin tüzel kişiliğine son vermek için açılan davadır.

Ticaret Hukuku ile ilgili genel bilgi sahibi değilseniz ticaret hukuku başlıklı yazımızın incelenmesini tavsiye ederiz.

Şirketin tasfiyesi şartlarını değerlendirmek, açılmış bir tasfiye davasına karşı koymak veya tasfiye davası açmak için ofisimizin şirket avukatı departmanından avukatlık hizmeti alabilirsiniz.


Tasfiye Davasının Hukuki Dayanağı

Tasfiye, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 529. Maddesinde sayılan sona erme sebeplerinin ortaya çıkması ile başlayan ve şirketin ticaret sicilinden terkin edilerek tüzel kişiliğini sonlandıran süresi ifade etmektedir.

İlgili Kanun’un 531. Maddesinde Anonim Ortaklıklar için “ Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir. “ denilerek haklı nedenlerin varlığı halinde azınlık şirket ortaklarına haklı nedenle fesih ( tasfiye davası ) açma hakkı tanınmıştır.

Aynı Kanun’un 636/2 maddesinde ise Limited Şirketler için benzer bir düzenleme yapılmıştır. İşbu makalemizde tasfiye davalarının açılabilmesi için gerekli olan haklı nedenleri, tasfiye davası açılabilmesinin şartları, davada husumeti, zamanaşımını, tasfiye sürecini, dava ve avukatlık masraflarını inceleyeceğiz.


Şirketin Tasfiyesi Davası Şartları

TTK’nın 531. Maddesi uyarınca haklı nedenler tek tek sayılamamış olup, somut olayın gerekliklerine göre hakim tarafından değerlendirilecektir.

Ancak ilgili konu kapsamında İsviçre Federal Mahkemesinin içtihatları kılavuz niteliğindedir. Buna göre;

  • Şirketin sürekli zarar etmesi sebebi ile iflasın eşiğine gelmesi, esas sermayenin yitirilmesi yahut sermayenin karşılıksız kalması,
  • Kapalı tip aile şirketlerinde şirket ortağı olan aile bireylerinin şirket yönetiminden dışlanması,
  • Şirketin uzun yıllar boyunca kar edememesi, kar elde etse bile karın ortaklara süreklilik arz edecek şekilde faaliyet dönemlerinde dağıtılmaması yahut eksik dağıtılması,
  • Şirket yönetim kurulunun çok uzun yıllar boyunca huzur hakkını alamaması
  • Şirketin işletme konusunu ve amacını yerine getiremez hale gelmesi,
  • Şirketin yönetim kurulu ve genel kurul gibi idari ve karar alma organlarının ortaklar arasındaki anlaşmazlıklar sebebiyle ortaya çıkan kilitlenmeler neticesinde işlevini yitirmesi,
  • Şirket ortaklarının tasfiye payına katılma hakkı, rüçhan hakkı, hazırlık dönemi faizi, bedelsiz (gratis) payları edinme hakkı gibi mali haklarının çoğunluğun gücünü kötüye kullanması sebebi ile elde edememesi,

haklı nedenlere örnek olarak gösterilebilir.

Ayrıca Yargıtay uygulamaları kapsamında haklı neden olarak kabul edilebilen haller;

  • Azınlık pay sahiplerinin yapmış oldukları usule uygun olarak yapmış oldukları bildirim ve ihtarlara rağmen kendilerine şirketin finansal durumu ile ilgili bilgi verilmemesi,
  • Azınlık pay sahiplerinin şirketin finansal tablolarını ve bilançolarını incelemesine izin verilmemesi, şirketin karı, zararı, malvarlıklarının durumu,
  • İşletmesel faaliyetler ve yapılan yatırımlar hakkında azınlık pay sahiplerinin bilgilendirilmemesi,
  • Pay sahiplerinin inceleme ve bilgi edinme haklarının sürekli olarak kısıtlanması
  • Olağan genel kurul toplantılarının yapılmaması,
  • Genel kurul toplantısı yapılsa dahi kanunda öngörülen çağrı usullerine aykırı işlemler gerçekleştirilmesi yoluyla pay sahiplerinin toplantılara katılımının engellenmesi,
  • Genel kurul toplantısına katılmayan pay sahiplerinin imzaları taklit edilerek bu yolla imzaların tamamlanması,
  • Türk Ticaret Kanunu’nun 376/1. ve 2. Hükümlerinin çoğunluk yönetimi ve yönetim kurulu tarafından ısrarla olağanüstü genel kurul toplantısının yapılmaması

Haklı nedenlere örnek olarak gösterilebilir.


Anonim Şirketlerde Şirketin Feshi Davasının Şartları

Haklı fesih, TTK’nın 531. Maddesinde Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” olarak düzenlenmiştir.

Buna göre;

  • Haklı nedenlerle şirketin feshi yalnızca dava yolu ile gerçekleşir.
  • Haklı sebeplerle fesih davası açmak ortaklıklardaki azınlık pay sahiplerine tanınmış haklardandır. Bu sebeple anonim şirketlerde sermayenin en az onda birine veya halka açık anonim şirketlerde ise sermayenin yirmide birini temsil eden pay sahipleri haklı sebeplerin var olması halinde haklı nedenle fesih davası açabilirler.
  • Haklı sebeplerin varlığı kanunda tanımlanmamıştır. Objektif kritere göre pay sahiplerinden şirketin ortağı olmalarının devam etmesinin beklenemeyeceği ve üçüncü kişilerin de menfaatlerinin şirketin devamını gerektirmediği durumlarda haklı nedenle fesih davası açılabilir. Önemli olan husus şirket ortaklarından şirketin devamını sürdürmelerinin beklenemeyecek hale gelmesidir.
  • Mahkeme tarafından fesih son çare olarak uygulanmaktadır.

Hakim, şirket ortağı/ortakları tarafından ileri süren sebepleri haklı neden olarak kabul etmesine rağmen her zaman tasfiye kararı vermeye mecbur değildir. Hakim, durumu değerlendirerek TMK’nın 4. Maddesi uyarınca hukuka ve hakkaniyete uygun bir şekilde karar vermelidir. Şirketin devamlılığının sağlanmasına dair karar verildiği durumlarda hakim tarafından TTK’nın 531. Maddesindeki alternatif çözümler uygulanmalıdır. Bu çözümler ortağı, ortaklıktan çıkarma  ve başkaca alternatif çözümlerdir.


Limited Şirketlerde Şirketin Feshi Davasının Şartları

Limited şirketlerde haklı nedenlerle fesih hakkı, TTK’nın 636/2 maddesinde Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut  değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir “ şeklinde düzenlenmiştir.

İlgili Kanun hükmü uyarınca Limited Şirketlerde tasfiye davası açılmasının şartları;

  • Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından birinin mevcut olmaması,
  • Genel kurulun toplanamaması

Hallerinden birinin gerçekleşmesi üzerine,

  • Durumun Kanun’a uygun hale getirilmesine dair süre verilmesine rağmen durumun düzeltilememiş olması halinde,
  • Ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin isteminin mevcut olması halinde,

Mahkemece şirketin feshine dair karar verilir.


Tasfiye Davalarında Husumet

Yukarıda değindiğimiz üzere Anonim Ortaklıklarda tasfiye davası açma hakkı 531. Madde gereğince azınlıklara tanınmış bir haktır.

Bu sebeple anonim şirketlerde sermayenin en az onda birine veya halka açık anonim şirketlerde ise sermayenin yirmide birini temsil eden pay sahipleri haklı sebeplerin var olması halinde haklı nedenle fesih davası açabilirler.

Ancak Limited Şirketlerde 636/2 gereğince haklı nedenlerle fesih davası açma hakkı ortaklardan veya şirket alacaklarından birine aittir.

Davalı taraf ise şirket tüzel kişiliğidir.


Tasfiye Davalarında Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süreler

TTK’da tasfiye davası açılabilmesi için herhangi bir hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi öngörülmemiştir.

Ancak doktrinde dürüstlük kuralına uygun bir süre içerisinde tasfiye davasının açılması gerektiğine dair görüşler mevcuttur.


Tasfiye Davasının Sonucu

Yukarıda izah ettiğimiz üzere hakim somut olayın gereklerine göre durumu değerlendirecek ve en uygun çözümü bulacaktır. Buna göre hakim,

  • Ortaklığın feshine,
  • Davacıların pay bedellerinin karar tarihine en yakın tarihteki değerlerinin hesaplanarak ortaklık tarafından devralınması suretiyle davacının ortaklıktan çıkarılmasına,
  • Somut olaya uyan alternatif başka çözümlere hükmedilmesine,

dair kararlar verebilir.


Tasfiye Süreci

Hakimin haklı nedenle ortaklığın feshine dair karar vermesi halinde tasfiye süreci başlar.

Bu kapsamda ilk olarak şirkete bir tasfiye memuru atanır, daha sonrasında tüzel kişiliğin alacakları tahsil edilir ve tüm malvarlığı paraya çevrilip şirketin tüm borçları ödenir.

Borçların ödenmesinin ardından artan bir malvarlığı olmuşsa, bu malvarlığı tüm pay sahiplerine eşit oranda dağıtılır.

Tüm bu işlemlerin gerçekleşmesinin ardından ticaret unvanının ticaret sicilinden terkin edilmesi için başvuru yapılır ve terkin işleminin gerçekleşmesiyle ortaklığın tüzel kişiliği sona erer.


Tasfiye Davası ile İlgili Yargıtay Kararları

  • Haklı Neden Sayılan Hallere İlişkin Yargıtay Kararı

Yargıtay 11. Hukuk dairesi 2015/2197 Esas, 2015/3596 Karar ve 16.3.2015 Tarihli bir kararında  “ Dava, davalı şirketin fesih ve tasfiyesi istemine dair olup, mahkemece yukarda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmişse de, davacılar vekili dava dilekçesinde ve yargılama esnasında, davalı şirketin sermaye ve kanuni yedek akçelerinin tamamını yitirdiği halde şirket yönetiminin 6102 Sayılı TTK’nın 376. maddesindeki gereklilikleri yerine getirmediği iddiasının yanında davalı şirketin işletme konusunun imkansız hale geldiğini, şirket yöneticilerinin davalı şirketin bir kısım demirbaş ve makinelerini kendilerine ait şirketlere aktarararak davalı şirketi gayri faal hale getirdiklerini, makine ve techizatın bu şekilde başka şirketlere aktarıldığı hususunda tespit raporu bulunduğunu, TTK’nın 531/1. maddesi uyarınca haklı sebeplerin varlığı halinde şirketin feshine karar verileceğini ileri sürmüştür. Mahkemece, bu iddialar hakkında bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın salt şirket bilançolarına göre davalı şirketin borca batık olmadığının tespit edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulmasını gerektirmiştir. “ denilmiştir.

  • Davacının Kusurunun İncelenmesinin Gerekli Olduğuna Dair Yargıtay Kararı

Yargıtay 11. Hukuk dairesi 2016/14541 Esas, 2018/6990 Karar ve 13.11.2018 Tarihli bir kararındaMahkemece yapılan yargılama sonucunda, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm tesisi cihetine gidilmiş ancak, davalı tarafça ileri sürülen savunmalar, deliller ve rapora itirazlar değerlendirilmediği gibi, davalı şirket zarara uğramış ise bu zararın sebebinin ne olduğu ve ayrıca, davacının daha kusurlu olması halinde işbu davayı açamayacağı nazara alınmaksızın eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. “ denilmiştir.

  • Şirketin Feshinin Son Çare Olduğuna ve İlk Olarak Alternatif Başkaca Çözümler Uygulanması Gerektiğine Dair Yargıtay Kararı

Yukarıdaki Yargıtay 11. Hukuk dairesi 2016/14541 Esas, 2018/6990 Karar ve 13.11.2018 Tarihli bir kararının devamında “ Kabul şekli bakımından da, 6102 Sayılı Yasanın 531. maddesinde, haklı sebeplerin varlığı halinde şirketin feshine veya fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verilebileceği düzenlendiğinden, haklı sebeplerin varlığı halinde anılan madde kapsamındaki fesih yerine seçimlik diğer yetkilerin kullanılıp kullanılamayacağı hususunda bir değerlendirme yapılmaması da doğru görülmemiş, bu nedenle de kararın bozulması gerekmiştir. “ denilmiştir.


Tasfiye Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

TTK’nın 531 ve 636. Maddeleri gereğince haklı nedenlerin varlığı halinde açılacak tasfiye davalarında görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi, yetkili mahkeme ise şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesidir.


Tasfiye Davası Masrafları

Tasfiye ( Haklı Nedenle Fesih ) davalarında talep konusu şirketin feshi olduğundan dolayı maktu harç ödenmektedir.

Ancak hakim tarafından şirketin feshine dair karar verilmemesi halinde, alternatif başkaca kararlar verilirse harcın belirlenmesi konusunda tereddütler yaşanmaktadır.

Bu konuda içtihat geliştirilmemiş olduğundan kanımızca halen maktu harca hükmedilmesi gerekmektedir.

Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi almak için Dava Masrafları ile ilgili yazımızın okunmasını tavsiye ederiz.


Tasfiye Davası Avukatlık Ücretleri ve Masrafları

Avukat masrafları hakkında hesaplama yapmak için avukat ücret tarifesi başlıklı yazımızın incelenmesini tavsiye ederiz.